Aids bulaşıcı olan virütik bir hastalıktır.HIV (hiv) adı verilen virüsler tarafından girdiği vücudun bağışıklık sistemini devre dışı bırakan, vücut direncinin kırılmasını sağlayan bir hastalıktır.Aids hastalığının diğer bir özelliği de vücudunuzun savunma sistemini yok ettiği için çeşitli mikroplar (aids (hiv virüsü) hastası olmadığınız zaman zarar veremeyecek mikroplar) da hastalıklara sebep olurlar.
Hiv virüsü vücuda girdiği andan itibaren, vücudumuz bu virüse karşı savunma mekanizması olarak özel antikorlar oluşturmaktadır.Kanın içerisinde mevcut olan bu antikoların ELISA diye adlandırılan yöntemle saptanmasına anti-hiv (Anti-HIV) testi denilmektedir.Bahsi geçen Anti-HIV antikorlarının vücutta ölçülebilecek (ELISA yöntemiyle tespit edilecek) düzeye ulaşabilmesi için 3 aylık bir zaman diliminin geçmesi gerekiyor.Bu sebepten ötürü test virüsün vücuda bulaşmasından 3 ay sonra gerçekleştirilmelidir.Anti-HIV testinizin pozitif olması demek, bu virüsün size bulaştığını gösterir.Fakat Anti-HIV testinin yalancı pozitif şeklinde bulunma ihtimali olduğundan dolayı Westernblood testinin de yapılıp pozitif çıkmasından sonra bu hastalığa kişinin mağruz olduğu söylenebilir.
Aids hastalığı sizin yaşam koşullarınıza veya vücut savunma mekanizmanıza göre 3-15 yıl arasında hatta daha uzun süreler geçtikten sonra ortaya çıkabilir.HIV virüsü özellikle vücutta CD4T denilen kan hücrelerine bulaşmaktadır.CD4T hücrelerinin zarar görmesi vücut bağışıklık sistemini zayıflatır hatta yok eder.Bağışıklık sistemi zarar görmüş aids hastalarında normalde etkisi az olan hastalıklar veya hafif geçen rahatsızlıklar oldukça güçlü bir etki bırakır.
Belirtileri; lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekerür eden yara, uçuk, pamukcuk ve lekeler, sebebi anlaşılamayan uzun süreli ateş, öksürük, ishal, kilo kaybı, gece terlemeleri, tüberkiloz ve akciğer rahatsızlıkları şeklinde gösterebilir.
Bu belirtilerden birkaç tanesinin görülmesi aids ihtimalini düşündürebilir.Kaposi sarkomuyla birlikte bazı lenfomalar HIV enfeksiyonunu güçlendiren önemli belirtilerdendir.Tabi ki; kesin tanı yine Anti-HIV ve Westernblood testleriyle ortaya çıkacaktır.
Aids (Hiv Enfeksiyonları) Hastalığına Karşı Bitkisel Destek Tedavi
Öncelikle herhangi bir bitkiyi denemeden önce mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
Meyan kökü : Meyan kökünün latince ismi "glycyrrhiza glabra" dır ve içinde mevcut olan "glycyrrhizin" isimli bileşeni, HIV virüsünün diğer sağlıklı hücrelere nüfus ederek onlarında genetik yapılarını ve işlevselliklerini etkilemelerine izin vermediği gibi virütük çoğalma sürecine de engel olmaktadır.Meyan kökü çayı zaten birçok virüse karşı etkili olduğu yıllardırbilinmektedir.Araştırmacılar yaptıkları testler de HIV virüsünün bulunduğu tüplerde "
glycrrhizin" maddesinin aids hastalığına neden olan virüsün çoğalmasını engellediği tespit edilmiştir.
Meyan kökünün kullanılışı; herhangi bir bitki çayından 1 litre hazırlanıp 30 grama tekabül edecek şekilde atabilir ve içebilirsiniz yada ağız yoluyla meyan kökünü yalnızca çiğneyebilirsiniz.
Sarı kantaron : İçeriğinde
hypericin ve
sudohypericin adlı iki madde mevcuttur.Aids'e karşı bu yapılan araştırmalarda bu iki bileşiğin etkili olduğu tespit edilmiştir.Yalnız düzenli olarak sarı kantaron bitkisini kullanan bireyler, alkollü içkilerden, turşu ve turşu türü yiyeceklerden, saman nezlesi ilaçlarının bazılarından ve tirozin gibi ilaçlardan uzak durmalılar.Özellikle
hamile bayanlar sarı kantaron bitkisini kullanmamalıdır.Sarı kantaron kullanımı süresince
çok fazla güneş ışınına mağdur kalınmamalıdır.
Sarı kantaronun kullanılışı; bitkinin tamamından tentür alınıp, günde birkaç kez bir bardak meyve suyunun içinde 20-25 damla olmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Aloe (Aloe vera) : Aloenin bileşiminde bulunan acemannan isimli maddenin bağışıklık sistemini çok güçlü uyarıcı bir etkisinin olduğu kanıtlanmıştır.HIV tüplerinde
acemannan maddesinin bu virüse karşı etkili olduğu tespit edilmiştir.
Aloenin kullanılışı; günde 4 kez 250 miligrama kadar önerilen günlük kullanım miktarıdır.
Dul avrat otu : Dul avrat otunun özütü
Lawrence Review of Natural Products dersindeki makaleye göre Aids'e karşı etkili olduğu söylenmiştir.
Sarımsak : Latince ismi "Allium sativum" olan sarımsağın yapılan deneylerde AIDS (HIV virüsü), zatürre ve herpes gibi virüslere karşı etkili olduğu gözlemlenmiştir.Ayrıca; sarımsağın içerisinde
ajoen bileşiği hiv virüsünün kişinin vücudunda yayılmasını azalttığı tespit edilmiştir.
Sarımsağın kullanılışı; günde 4-5 diş sarımsak vücudumuzu bu tip virüslerden korunmaya karşı yardımcı olur.
Soğan : Soğan muazzam bir antioksidan olan
kuersetin bileşiğinin zengin kaynaklarından biridir.Yine sarımsak gibi virüslere karşı aynı etkiyi göstermektedir.
Armut : Armutun içeriğinde bulunan kafeik asit denilen bileşik bağışıklık sisteminde uyarıcı etki yapmaktadır.Yine armutta bulundan klorojenik asitin HIV virüsüne karşı etkili olduğu biliminsanları tarafından tespiti gerçekleştirilmiştir.Bu iki asitin ise armutta son derece yoğun miktarlarda bulunması dikkat çekmektedir.
Yukarıdaki bilgiler
Prof. Dr. Ahmet Maranki'nin "
Şifalı Bitkiler" adlı kitabından alınmıştır.Kaynak gösterilerek alıntı yapılabildiği için
Prof. Dr. Ahmet Maranki'ye teşekkürler.